Burçak Şenler Sınmaz
Sevgili Burcu Hocam,
Profesyonel Koçluğu öğretirken Koç’um olan hocam. Kendimi dinlemeyi öğreten, beni gerçek cevaplarıma yönelten, cevaplara giden yolun prensiplerini çizen, yolda karşılaşacaklarım ne olursa olsun yanıma almam gereken ilkeleri içselleştirmeme yardım eden güler yüzlüm. Tam olması gereken zamanda, tam olması gerektiği gibi ve kadar, hayatıma girip gerekli dokunuşları yapan ve hayatım boyunca görüşebileceğimizi bildiğim, bilgisine güvendiğim Koç’um. Aydınlanma yolunda bir adımı da sizinle attım.
“Aydınlanmak”…Çok iddialı değil mi?
Derecesi önemli değil, karanlık noktalara tuttuğunuz her ışık bir aydınlanmadır, çok cılız olsa bile. Hatta cılız ışıklar, büyük aydınlıklara özlemi doğurduğundan daha önemli adımlardır.
Hangi gündü de, ben, “Yaşamım üzerinde hakimiyetim olmadığını” fark ettim?
Koskoca ben! Hava Trafik Baş kontrolörü, Eğitimcisi. Spor geçmişi, hobileri ve 45 yıla sığdırdıklarıyla iyi bir hayata sahip olan ben. “Yaşamımda neler yapmak istiyordum gerçekten?”
Bu farkındalık, bu cümle kadar net gelmedi. Eğer bir arpa boyu ise bu farkındalık, bu arpanın bine bölünmüş parçalarından biri bir cümle, diğeri bir hareket, bir başkası bir görüntü olarak geldi, arpanın bin parçası birleşti, yukarıdaki cümle çıkabildi ancak. Harekete geçilip geçilmeyeceğinin farkındalığı dahi yoktu.
Bir cılız ışık, “Sen niye buradasın?” sorusuyla oluşmuştu zihnimde.
Bundan sonra hep soracaktım; hem genel anlamda hem spesifik olaylarda, tam da olayın ortasında hatta;
“Neden buradasın? Ne yapıyorsun?”
Sonradan öğrendiğim tanımlamayla farkındalık sorularını soruyordum kendime, ama farkında olmadan, bilincine varmadan, yola çıkartacak ışığı yakamadan…
Zamanla sorular gelişti;
-Ne yapıyorsun?-Neden yapıyorsun?-İyi sonuç alıyor musun?
Peki ya cevaplar?
Cevaplarla ne yapacaktım?Görmeye hazırsanız görür, anlamaya hazırsanız anlar, cevabı duymaya hazırsanız gerçek cevaplar verirsiniz. Gerçek cevaplar değilse cevaplarınız “cevaplarımla ne yapacaktım?” sorusu daha sorulamaz.
Gerçek cevaplara ulaşmak zor oldukça zor. Hatta bunu tek başına yapmak başlarda neredeyse imkansız. Size ayna tutacak insanlar ve bu aynaya bakma cesareti olan siz baş rolde olmalısınız.
Cevap veriyordum, verdiğim cevapların gerçek cevaplar olduğunu düşünüyordum. Hatta hiç kuşkum yoktu ama sorulması gereken doğru soruları soramadığım gibi ucundan yakaladığım cevaplar da aslında (tüm içtenliğimle yanıtlamama rağmen) gerçek yanıtlar değildi.
İşte o anda hayatıma girdi yaşam koçluğu tecrübem. Daha doğrusu ben davet ettim. İşimde, yaşamımda güzel bir yerdeydim. Kendimi biraz yüksek basamaklarda görüyor, daha yüksek basamaklar olduğunu algılıyor ama bunların ne olduğunu bilmiyordum.
Çok uzun süre önce, herkesin sadece kendisine yardım edebildiğini düstur edinmiştim. Herkes kendisine yardım ederken herkese örnek olabilir ve diğer herkes de bu herkesten örnek alarak kendisine yardım edebilir.
Yaşam bir laboratuvar, bir deney alanı: sosyal olguları, fiziksel olayları deneyimliyor, kişisel gelişimlere dönüştürüyoruz. Hele bir de kişisel gelişimi amaçlayan sosyal olgu, fiziksel olay varsa karşınızda… Basamakları zıplayarak, sevinçle, bilinçle, isteyerek, bilerek çıkabiliyorsunuz.
Hafta sonlarındaydıProfesyonel Koçluk derslerimiz. Kilometrelerce uzakta oturmama, bazen hafta sonları çalışmam gerekmesine rağmen tüm zamansal, mesafesel zorlukları aşıp koşarak gidiyordum. Sınıfta yaşça büyüktüm diğer katılımcılardan, hatta hocamdan. Sadece Koçluğu anlatan Koç’umdan öğrenmeyeceğimi, herkesin bana değerler katacağını biliyor, heyecanlanıyor, merak ediyordum.
İlk tanışma…Kendimi anlattım. Başardıklarımı anlatarak beğenilmek istiyordum bu yeni çevrem tarafından. Yeni bir çevreye kabul edilmek için gerekir mi bir şeyler göstermek ya da kanıtlamak?
O sınıfta öğrendim ki;
Hayır!
Hayır, var olmam yetiyordu. Ne yaptıysam ya da yapamadıysam bendim. Ben olarak orada olmayı öğrendim önce. Sonra planlı sorular sormayı, soruların gerçek, diplerdeki cevaplarını bulmayı, cevapları masaya koyup başımı iki elimin arasına alıp ne yapacağımı düşünmeyi, bu cevaplarla yapmak istediğimi keşfedince yola çıkmayı, çıktığım yol cesaret gerektiriyorsa korkmamayı, yürümeyi, yürümekten vaz geçmemeyi, başarmayı… Ama bu sefer başarı, başkalarına anlatmak için değil… Huzurla nefes alabilmek için… Başarmayı öğrendim. Yolun her bir zorluğu için prosesi yeniden kurmayı öğrendim.Bu süreçten keyif almayı öğrendim.
Mutsuzluk, yenilgi, kaybolmak yoktu artık.Tüm bunlar için sadece hazır olmak gerekiyordu.
Bence eğer bu web sitesini inceliyorsanız, bu deneyimi davet etme zamanıdır çünkü hazırsınız.
Profesyonel Koç
Hava Trafik Baş Kontrolörü – Eğitmen
Profesyonel Koçluk Sertifika Programı Mezunu – 2012